Kıbrıs

Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Derneği ile Kıbrıs Türk Psikologlar Derneği’nden çağrı…

Kıbrıs Türk Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Derneği ile Kıbrıs Türk Psikologlar Derneği, okullarda başörtüsünün serbest bırakılmasının, çocukların sağlıklı gelişimini engelleyeceğini ve psikolojik sağlığı üzerinde uzun vadeli olumsuz etkiler meydana getireceğini belirtti. İki dernek, tüm siyasileri, bilimsel temelli ve çocuk odaklı bir yaklaşım sergilemeye davet etti.

İki dernek imzasıyla yapılan ortak açıklamada, başörtüsünün, bireylerin kimliklerini, kültürel değerlerini ya da dini inançlarını ifade etme biçimi olarak toplumlarda farklı anlamlar taşıdığı kaydedildi.

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Bildirgesi’ne göre 18 yaşın altındaki herkesin çocuk olarak kabul edildiği vurgulanan açıklamada, büyüme ve olgunlaşmanın ise çocukluktan ergenliğe kadar uzanan bir süreç olarak tanımlandığı, ergenlik döneminin de genellikle 12 yaşından 18 yaşına kadar sürdüğü ifade edildi.

-“Başörtüsü serbestliği, çocuk ve ergenlerin kendini keşfetme sürecine zarar verebilir”

Ailelerin ve toplumun kültürel, dini değerleriyle, çocuğun-ergenin kendi duygusal, bireysel istekleri arasında denge kurmaya çalıştığı bu süreçte okullarda başörtüsü serbestliğinin, çocuk ve ergenlerin kendini keşfetme sürecine zarar verebileceği vurgulanan açıklamada, şunlara dikkat çekildi:

“Çocuklar, henüz başörtüsü takmanın soyut dini gerekçelerini kavrayamayacakları için akran baskısı ve ayrımcılıkla karşı karşıya kalabilirler. Bunun ötesinde okul ortamında öğrenciler arasında farklılıkları daha belirgin hale getirdiği gibi dışlanma ve etiketlenmenin olmasına neden olabilmektedir. Bunun sonucunda da, çocuk-ergenlerde stres, yalnızlık ve sosyal izolasyon gibi olumsuz duygusal sonuçlar oluşabilmektedir.”

-“Eğitim ortamları, öğrenciler arasında eşitlik, kapsayıcılık ve tarafsızlık ilkeleri çerçevesinde yapılandırılmalı”

Ortaokul ve lise düzeyindeki okullarda, başörtüsü gibi dini sembollere izin verilmesinin, pedagojik açıdan öğrenciler arasında sosyal bütünleşmeyi olumsuz yönde etkileyebilecek sonuçlar doğurabileceği kaydedilen açıklamada, şöyle devam edildi:

“Eğitim ortamları, öğrenciler arasında eşitlik, kapsayıcılık ve tarafsızlık ilkeleri çerçevesinde yapılandırılmalıdır. Üniforma uygulamaları da bu ilkeleri desteklemeyi amaçlamakta; öğrenciler arasında sosyoekonomik, kültürel ya da inanç temelli farkların görünür olmamasını hedeflemektedir.”

Dini sembollerin kamusal eğitim ortamlarında kurumsal düzeyde teşvik edilmesinin, öğrencilerin, dinle barışık bir ilişki kurmasını değil aksine dinin toplumsal ayrımın bir aracı haline gelmesine neden olarak psikolojik yapılarında örseleyici bir deneyim ortaya çıkaracağı ifade edilen açıklamada, üniforma düzeni ve eğitim ilkelerinin korunmasının, hem psikolojik hem de toplumsal uyum açısından önem taşıdığı belirtildi.

Başa dön tuşu